KARANLIĞIN İÇİNDEKİ BEYAZ SAYFA
Çocuk? Çocuk olmak ne demek? Hiç çocuk olmamış bir insan bunun ne demek olduğunu bilebilir mi? Anlayabilir mi? Çocuk olmak demek; daha ucu bile kırışmamış bembeyaz, masum bir sayfa demek. Bu beyaz sayfada kendi kalemini elinde tutarak adım adım geleceğini çizer çocuk. Ya da çizemez…
Kaptırır kalemini başkalarının ellerine, bir daha geri alamamak üzere. Birer birer çizikler atmaya başlar büyükler sayfaya: “Büyümeyi, büyüyüp de adam olmayı!” Sokmayı başarırlar aydınlığın içine karanlığı. Kusarlar çocuğun kalbinden gelen derin melodiyi, geriye bırakırlar sessizliğini. Her bir düşünce, her bir olay, tanık olduğu her durum çocuğun sayfasına tükenmez kalem ile bir daha silinmek üzere yazılır. Her bir çizik, her bir yazı birleşerek pamuk şekerden hayalleri olan, karanlığı ışık gibi süsleyen bir ruhun beyaz sayfasını daha da karanlığa sürükler. Her seferinde karanlığın arasında karışan bir sayfa dünyamızı daha da karanlığın içine sürüklüyor ve o soğuk, acımasız, derin karanlığın arasında bir sayfayı daha buruşturup sanki hiç var olmamış gibi kenara atarken bir canı daha kendi elleriyle boğuyor. Çocuk kendi bacaklarına takılıp düşürüyor ve tekrar ayağa kalkabilmesi için hiçbir el yardımına koşmuyor. Yerden bir daha kalkamayan çocuk acımasızlığı tanıyor. Yerden kalkmayan her çocuk, sesi kısılmış her bir can, tarihin tozlu raflarına kaldırılmış her bir beyaz sayfa; bir çocuğu daha yetişkin yapıyor. Ve yetişkin olan çocuk, çizikler atmaya başlıyor başka beyaz sayfalara. Tüm evren çıkışı olmayan, sonu olmayan bir paradoksun içinde kayboluyor.
Şimdi tekrar zamanı, çocuk olmak ne demek? Hiç çocuk olmamış bir insan bunun ne demek olduğunu bilebilir mi?
NAZ BALAMİR
ODTÜ GV ANKARA ORTAOKULU
8/C SINIFI ÖĞRENCİSİ